Eternal Starling (Emblem of Eternity, #1) - Angela Corbett | Yorum

Adı: Eternal Starling
Yazarı: Angela Corbett
Yayınevi: Pendrell Publishing
Sayfa Sayısı: 320
Goodreads Puanı: 3.66


A love so strong, even eternity can't separate them. Evie Starling has lived a relatively uneventful life hanging out with friends, gossiping about boys, and driving her 1966 Mustang. 
All of that changes when she moves to Gunnison, Colorado, to start college and meets two mysterious men. For centuries, Alex Night and Emil Stone have yearned for Evie but they each have their own reasons for wanting to be with her. When both men claim to be her soul mate and tell her about an unbelievable past, Evie learns that she s not the person she thought she was. Soon, Evie finds herself in the middle of an age-old battle between the Amaranthine Society the soul protectors, and the Daevos Resistance the soul destroyers. With a past she doesn t understand, and a future rife with danger, Evie has to decide who she can trust. But Alex and Emil aren t the only ones who want Evie, and her soul is about to become the rope in an eternal tug-of-war.

E-kitaplığıma nereden çıkıp geldiği hakkında en ufak bir fikrimin olmadığı bir kitaptı. Zamanında bir şekilde indirip tabletime yüklediğim yüzlerce kitaptan biri olması sanırım kaynağını bulmayı daha da imkansız yapıyor, fakat pek de umursadığım söylenemez. Kitap boyunca o kadar sıkıldım ki, sonuna doğru az çok merak edip devamını okumak istemiş olmam bile etkisiz kalıyor.

İlk kısımlarını o yeni bir kitaba başlamanın heyecanı ve merakıyla okudum; Alex ve Emil'le tanışmamda ise gerçekten en az Evie kadar heyecanlandım. Emil, Evie'yi öptüğündeyse o anı yaşıyormuş gibi hissettim. Yani iyi bir başlangıçtı. Keşke hep o sayfalarda kalsaymışım.

Bana bunu dedirten şey, bir noktadan sonra, Evie ve Alex'in "bahanelerinin" oldukça aynı gelmeye başlamasıydı. Önce o iki "düşman" karakter, onları birbirlerinden farklı yapan özellikleri yitirmeye başladılar gözümde, sonra da kitap oldukça sıkıcı bir hal aldı. Sayfaları geçmek için acele eder oldum. Yarısına gelmiş olduğumdan, okuyup bitirmek için çabaladım. Merakımdan değil, sonuna gelmiş olmak ve kitabı listemden tamamen silebilmek için okudum da denebilir. Zaten en başından beri akıcılıkta bir sorun olduğunu düşünüyordum, bu sıkıcı kısımda ise düşüncelerim doğrulanmış oldu. 

Kitabın sonlarına doğru biraz aksiyon girdi işin içine, fakat en heyecanlı ve meraklı geçmesi gereken sayfalar bile benim için o heyecana ulaşamadı. Normalde bir kitapta, ortalama bir sahnede ne kadar heyecanlanıyorsam o kadar heyecanlandım, ki bu kitabın "climax"i, yani tepe noktasıydı; en heyecanlı sayfaları olması gerekirdi onların. Ayrıca, en sonunda Alex de Emil de Evie'ye biraz bilgi verme kararı aldığında, yazar sanki önceki 150-200 küsür sayfada bize söylememek için kırk takla attığı bilgileri birden vermek, o açığı kapatmak için elinden geleni yapmak istemiş gibi geldi. Eğer bu tür bilgiler - Amaranthine Society ve Daevos hakkında bilinmesi gereken şeyler yani - kitap boyunca yavaş yavaş verilseydi okuyucu biraz da "eğlenmiş" olabilirdi; bu haliyle kitabın belli kısımları kitapta olmasaydı bile aynı işlevi görürdü bence.

Ayrıca o kadar sıkıcı bir ortadan sonra gelen son çok sinir bozucuydu; hiçbir şey sonuçlanmadığı gibi, daha çok soru işareti çıkarttı yazar başımıza. Sanki bu kendi başına bir kitap değildi de, asıl kitaptan önceki bir girişmiş gibi hissettirdi bana. Bilmemiz gerekmeyen birçok sahne olduğu gibi, asıl bilmek isteyebileceğimiz hiçbir şey yoktu. Bana yazarın satış kaygısıyla, ikinci kitabı da almaları için sonunu daha ilginç yapmalıyım diye düşündüğü hissiyatını yaratan bir son oldu; çünkü sonunda devamını merak ettim. Kısa bir süre için bile olsa, o şeyi yaşadım.

Kesinlikle önermiyorum. Kapağına aldanmayın, hiçbir şekilde zamanınıza değmez. Sadece bitirip insanlara bu kitabı okumamalarını söyleyebilmek için bitirdim sanırım; çünkü kitabın ortasında tableti bir yerlere fırlatıp "YETER! Daha fazla okumak istemiyorum," diye bağırasım bile geldi. Hatta başka bir kitaba başladım, fakat hayır, hiç olur mu? Bunu bitirmeden aklımdan silemeyeceğimi fark edince de, tıpış tıpış buraya geri döndüm. Fakat siz aynı hataya düşmeyin, okumayın bu kitabı. Valla gerek yok. 

Ezgi Tülü

Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi. 2014'ten beri kitaplar hakkında konuşuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder