Tatlı Hesaplaşma (The Sweet Trilogy, #3) - Wendy Higgins | Kitap Yorumu

Adı: Tatlı Hesaplaşma
Orijinal Adı: Sweet Reckoning
Yazarı: Wendy Higgins
Yayınevi: GO! Kitap
Sayfa Sayısı: 440
Goodreads Puanı: 4.38
Seri: The Sweet Trilogy #3
Format: Karton Kapak
Puanım: 2/5

İNANCINA SARIL
Vakit gelmiştir. Savaş artık kapıdadır. Kalbi duru bir Nefilin yeryüzünü iblislerden temizleyeceğine dair kehanetten haberdar olan Dükler, Anna’nın peşine düşmüştür. Anna, hem kendi soyunun hem de tüm insanlığın kaderini belirleyecek olan hesaplaşma gününe kadar saflığını muhafaza etmek zorundadır. İblisleri cehenneme geri gönderecek olan Erdem Kılıcı’nı kullanabilmesi buna bağlıdır. Ama peşindeki iblisler ve yanı başındaki Kaidan Rowe ile işi hiç de kolay değildir. Anna ne pahasına olursa olsun, saflığını ve inancını koruyarak hayatta kalmalı ve iblislerle kozlarını paylaşacakları bu görkemli savaşa öncülük etmelidir.

Aslında bu kitap hakkında çok konuşamayacağım. Seriye büyük bir beğeniyle başlamış biri nasıl bu konuma geldi, inanın ben de bilemiyorum ama serideki kitaplara verdiğim puanlar resmen orantılı bir şekilde düştü - diyeceğim ama yalan olacak, öyle olabilmesi için bu kitaba 1 vermem gerekirdi -. Ya şöyle ki, kitabın dilidir, karakterleridir, olayların olmayışıdır; hepsi sanırım tüm seri boyunca aynıydı fakat ilk kitapta her şeyi daha tanıma aşamasında olduğumuz için çok da umursamamıştım.

Ama bu son kitaptı. Seri bunda sonlanacaktı ve sonlandı da. Keşke aradığımı bulabilseydim. Tüm bu seri boyunca önemli olaylar hep oldu bittiye getirildi bence, en önemsiz olaylar - mesela basit bir market yolundaki konuşma - uzatıldı da uzatıldı. Bütün kitap koca bir uzatmaydı bence. Kitabın birçok noktasında o kadar gereksiz olaylar vardı ki! Spoiler vermek istemiyorum, o yüzden üstün körü bahsedeceğim ama kitabın ortalarına doğru Anna ve Kaidan arasındaki olay... Bence tam bir saçmalıktı. Okurken ağzım açık kaldı gerçekten. Yazar aksiyon katmaya bu kadar uğraşmasaydı belki daha hoş olabilirdi çünkü aksiyonlu her sahne zaten çok basitçe geçilmişti.

Ya da kitabın en sonuna ne demeli? Ben okurken "Eee, bu kadar kolay mıydı yani?" demekten alamadım kendimi. Bu kadar kolay mıydı bütün bunları çözmek? Hayır bu kadar kolaydıysa, neden üç kitap boyunca uğraştırdı ki bizi yazar? Ne gerek vardı üç kitaba? Bir tane, bilemedin iki taneyle rahat rahat halledebilirdi işini. İkinci kitap nasılsa üçüncü kitap da bence öyle. Aksiyon az buçuk var, olanı da işleyememiş yazar zaten...

Düşünüyorum da, acaba ilk kitabı bana sevdiren neydi? (Bulamadı.)

Karakterlerle ilgili bir şey demeyeceğim çünkü hepsi diğer iki kitaptakinden çok da farklı değillerdi bence, yani en azından hatırladığım kadarıyla. Öyle bahsetmeye değer bir değişiklik göremedim ben. Bir tek şeye üzüldüm, Marek karakterini biraz daha görebilsek iyi olurdu belki de. Neflerden zaten kızın ekibi hale gelmiş kesimi iyi tanıyoruz fakat diğerlerini ya isimsel olarak biliyoruz ya da bir iki sahnede görüyoruz. Marek karakteri ilgimi çekiyordu çünkü açık ve net bir şekilde Düklerin güvenini kazanmış birisiydi, kimin nesidir, nasıl o kadar güveniliyor görebilirdik bana sorarsanız.

Bir de, Marna ile Ginger arasında gerçekleşen kavgada Marna'nın nasıl bu kadar sakin olabildiğini anlayamadım ben. Detaylara girmeyeceğim ama gerçekten anlayamadım. Hani olup biteni düşünürseniz, o kızın o kadar sakin kalması ve kardeşinin çıldırıyor olması son derece anlamsızdı. Birbirlerini seviyor olabilirler diğer kişiyle ama yine de ve yine de, normal değildi Marna'nın tepkisi bence. (Gerçi hiç o durumda olmadım o yüzden belki de normaldi, bilemeyeceğim.)

Kitabın sonundaki "altı yıl sonraya gidiş" sahnesini de sevmedim. Yazar uzatmalara oynuyormuş gibi hissettirdi bana. Olmasa da olurmuş dedirtti. Hatta çok detaylı okumadım, sahneye sadece göz gezdirdim ve kitabı kapattım.

Ha, kitabın dili gerçekten akıcı ve son derece hızlı bir şekilde okuyabiliyorsunuz. Belki benden daha çok seversiniz çünkü ben bundan önce Kızıl Kraliçe okuyup epey sevmiştim, ondan sonra biraz sönük bir kitap geldi bana, ki zaten bundan önceki kitap olan Tatlı Tehlike'yi de o kadar sevmemiştim, düşününce bu kitabı da sevmemiş olmam ilginç değil. Ama serinin son kitabı olacağı için biraz beklentim de vardı. Keşke karşılansaydı. Ama hayırlısı ya. :D

Ezgi Tülü

Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi. 2014'ten beri kitaplar hakkında konuşuyor.

1 yorum: